Monster Hunter Wilds - İNCELEME


2021’de çıkan Monster Hunter Rise’daki Wirebug’ı özleyeceğimi düşünmüştüm. Bunun sebebi yalnızca hareket sistemine kazandırdığı dikeylik ve akıcılık değil, aynı zamanda savaşta oynadığı kritik roldü. İster Silkbind saldırılarını kombolara entegre ediyor olun, ister ölümcül bir saldırıyı kıl payı atlatmak için Wire-dash kullanıyor olun, Wirebug harika bir mekaniğe sahipti. Buna rağmen, Monster Hunter Wilds’da yokluğunu hiç hissetmedim. Bu, oyunun savaş dinamiklerinin gücü, açık dünyasının akıcılığı ve her iki unsurun da temel oynanış döngüsü üzerindeki etkisi sayesinde mümkün oldu.

Elbette, yol boyunca hem sanatsal hem de teknik açıdan birkaç küçük hata var, ancak Wilds, Capcom’un sevilen serisine mükemmel bir ekleme olmuş. Deneyimli oyuncular için oyunun temel oynanış döngüsü anında tanıdık gelecektir: Canavarları avlıyorsunuz, onların parçalarını kullanarak daha iyi silahlar ve zırhlar üretiyorsunuz ve bu yükseltmeleri daha zorlu canavarlarla savaşmak için kullanıyorsunuz. Bu formül her zaman başarılı oldu, ancak anlatıya verilen önem her zaman ön planda değildi. Bunun tek istisnası, 2018’de çıkan Monster Hunter World olmuştu. Wilds ise birçok açıdan bu oyunun hikâye anlatımı yaklaşımını sürdürüyor. Capcom, Lonca ve Köy görevlerini birden fazla karakter ve tamamen seslendirilmiş bir kahraman ile tek bir uyumlu hikâyeye entegre ederek, anlatımı daha önemli bir hale getirmeyi hedefliyor.

Oyunun açılış anlarında, Avcı Loncası’nın Yasak Topraklar’a adım atışına tanık oluyoruz. Burası, son bin yıldır ıssız olduğu düşünülen keşfedilmemiş bir bölge. Ancak bu düşünce, sınırda Nata adında genç bir çocuğun bulunmasıyla değişiyor. Korkmuş ve şaşkın bir halde olan Nata, köylerinin "Beyaz Gazap" olarak bilinen korkunç bir canavar tarafından saldırıya uğradığını anlatıyor. Bu durum, Avcı Loncası’nı, bu gizemli yaratığı araştırmak ve Nata’nın halkını yok olmaktan kurtarmak için bir keşif gezisine çıkmaya zorluyor. Bir avcı olarak, bu tehlikeli yeni bölgedeki canavarları avlamak ve ekosistemin dengesini korumak sizin göreviniz.

Her ne kadar hikâyeye yeniden odaklanılmış olsa da, temelinde öngörülebilir bir Monster Hunter hikâyesi yer alıyor. Serideki diğer oyunlarla benzer bir anlatı çizgisi izlediğinden dolayı büyük sürprizler pek bulunmuyor. Hatta olayların nasıl gelişeceğini daha en başından kestirmek mümkün. Daha önce herhangi bir Monster Hunter oyunu oynadıysanız, hikâyenin nasıl ilerleyeceğini bilirsiniz: Ekolojiyi bozan bir şeyler oluyor ve siz de sorumlu olan canavarı ortaya çıkarmadan önce bir dizi tehlikeli yaratıkla savaşmak zorundasınız.

Ana karakterler, önceki oyunlara kıyasla biraz daha detaylı işlenmiş. Örneğin, Lonca Akademisi’ndeki geçmiş eğitimiyle Monster Hunter evreninin bilgisini derinleştiren işleyiciniz Alma, ilginç bir arka plana sahip. Nata’nın karakter gelişimi de ilgi çekici; başlarda derin bir suçluluk ve güçsüzlük hissi yaşarken, zamanla düşmanca bir dünyada kendine bir amaç bulmaya başlıyor. Yine de, Wilds’ın hikâyesi, yer yer uzun anlatımlar ve gereksiz yürüyüş sahneleriyle doldurulmuş. Hikâye, her av ve canavar için bir bağlam sunuyor, ancak bunun dışında anlatıya anlamlı bir katkı sağlamıyor. Monster Hunter serisi hiçbir zaman derin bir hikâye anlatımıyla öne çıkmamış olsa da, Wilds’ın anlatı odaklı yaklaşımı, zayıf hikâyesine gereğinden fazla dikkat çekiyor. Oysa burada daha az anlatım, daha çok etkileşimli deneyim sunmak daha etkili olabilirdi.

Neyse ki, zayıf bir anlatım, oyunun temel oynanış döngüsünü ve canavar avlama deneyimini fazla olumsuz etkilemiyor. Wilds’ta tamamen yeni bir silah türü bulunmamakla birlikte, mevcut 14 silahın tamamı daha akıcı ve dinamik bir savaş tarzı sunmak için ince ayarlardan geçirilmiş. Örneğin, Büyük Kılıç ve Mızrak gibi koruma yapabilen silahlar, bir canavarın saldırısını tam isabet almadan hemen önce blokladığınızda "Mükemmel Muhafız" gerçekleştirebiliyor. Bu yetenek, tüm hasarı ortadan kaldırmanın yanı sıra tatmin edici bir karşı saldırıyla rakibi geri püskürtmenizi sağlıyor. Ayrıca belirli saldırılar karşısında kullanıldığında, yeni "Güç Çatışması" mekaniğini tetikliyor. Bu noktada, üstünlük sağlamak için canavarla kısa bir güç mücadelesine giriyorsunuz; adeta çeliği dişlere karşı çarpıştırırken yaratığın korkutucu saldırılarına göğüs geriyorsunuz. Eğer galip gelirseniz, rakibe ek hasar vererek onu sendeletip daha fazla saldırıya açık hale getiriyorsunuz.

Benzer şekilde, Av Boynuzu ve Anahtar Baltası gibi bazı silahlar da yeni "Ofset Saldırıları" mekanizmasına sahip. Bu sistem, bir canavarın saldırısını, sizin kendi saldırınızla kesiştirerek dengelerini bozmanıza ve ardından her silaha özgü güçlü bir vuruşla devam etmenize olanak tanıyor. Mükemmel Muhafız ve Ofset Saldırıları sık sık gerçekleşmese de, canavarın hareketlerini okuyup doğru zamanda karşılık vermek son derece tatmin edici bir deneyim sunuyor. Monster Hunter’ın halihazırda etkileyici olan savaş mekaniklerine yeni bir derinlik katıyor.

Bunun yanı sıra, savaşın genel hissi önceki oyunlara kıyasla çok daha akıcı hale getirilmiş. Her vuruşun arkasında hâlâ güçlü bir darbe hissediliyor, ancak Büyük Kılıç ve Çekiç gibi ağır silahlar bile artık daha çevik hissettiriyor. Bunun nedeni, saldırıların ortasında pozisyonunuzu daha esnek bir şekilde değiştirebilmeniz ve komboları kesintiye uğratmadan saldırı açınızı ayarlayabilmeniz. Önceki oyunlarda iyi konumlanmak her zaman önemliydi, ancak bu yeni mikro ayarlamalar, savaş dinamiklerini çok daha akıcı hale getirerek yanlış yapılan bir saldırının tüm komboyu bozma ihtimalini azaltıyor.

Bu sistem, özellikle Wilds’ın getirdiği yeni "Odak Modu" ile birleştiğinde daha da etkili hale geliyor. Sol tetiği çekerek saldırıları manuel olarak hedeflemenize olanak tanıyan bu mod, belirli canavar parçalarını vurmada büyük avantaj sağlıyor. Ancak asıl önemi, yaraları hedefleme konusunda ortaya çıkıyor. Düşmana yeterince hasar verdiğinizde, derin kesikler açıyor ve ardından Odak Modu’nda vurgulanan bu yaralara "Odak Vuruşu" ile saldırarak canavarı sersemletip büyük hasar verebiliyorsunuz. Bu sistem, yalnızca düşmanı daha hızlı alt etmenizi sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda yaraladığınız her bölge, yeni silahlar ve zırhlar yapmak için ek canavar parçaları kazanmanızı sağlıyor. Özellikle bir av sırasında bu güçlü saldırılardan birini gerçekleştirip canavarın yere yığılmasını ve kopan parçaların her yöne dağılmasını izlemek, oyun boyunca yaşanabilecek en tatmin edici anlardan biri.

Tek başınıza oynayabilseniz de, Wilds, diğer oyuncularla bir araya gelmeyi oldukça kolaylaştırıyor. Arkadaşlarınızla iki farklı grup oluşturabilirsiniz: Biri görevleri başlatmak için, diğeri ise saha araştırmalarına katılmak için. İkinci seçenek, serbest keşif yaparak dilediğiniz kadar canavarı avlamanıza olanak tanıyor. Ayrıca, Monster Hunter serisine özgü "SOS işaret fişeği" sistemini kullanarak rastgele oyuncularla eşleşebilir ya da başka bir oyuncunun yardım çağrısına yanıt verebilirsiniz. Eşleşme genellikle oldukça hızlı gerçekleşiyor, ancak nadiren SOS işaret fişeğiniz cevapsız kalırsa, oyun savaş sırasında size yardımcı olabilecek NPC müttefikler atayarak boşluğu dolduruyor. Çok oyunculu mod, her zaman Monster Hunter deneyiminin ayrılmaz bir parçası olmuştur ve Wilds bunu oldukça sorunsuz bir şekilde uygulamış.

Seri için bir ilk olarak Wilds, av sırasında iki farklı silah taşımanıza olanak tanıyor. Birini doğrudan üzerinizde bulundururken, diğerini ise Rise’daki Canynes’e benzer Chocobo tarzı bir binek olan Seikret’iniz taşıyor. Seikret, yalnızca taşımacılık yapmıyor; aynı zamanda bir savaş stratejisi unsuru olarak da işlev görüyor. Dilediğiniz zaman Seikret’i çağırarak silah değiştirebilir, onu bir fırlatma rampası olarak kullanabilir ya da silahınızı bileyleyip güçlendirme eşyalarınızı kullanırken sizi hızla bir noktadan diğerine taşımasını sağlayabilirsiniz. Bu sayede savaş sırasında duraksamadan stratejinizi değiştirme esnekliği kazanıyorsunuz.

Silah değişim sistemi, farklı oyun tarzlarına hitap eden çeşitli olasılıklar sunuyor. Örneğin, aynı silahın iki farklı element hasarı veren versiyonlarını yanınıza alarak, av sırasında canavarların zayıf noktalarına göre silahlarınızı değiştirebilirsiniz. Alternatif olarak, Dual Blades gibi hızlı bir silah kullanırken, gerektiğinde ağır saldırılar için Büyük Kılıç gibi daha yıkıcı bir silaha geçiş yapabilirsiniz. Çok oyunculu modda ise, özellikle takım kompozisyonunu dengelemek adına menzilli bir silaha geçerek farklı roller üstlenebilirsiniz. Seçim tamamen oyuncuya bırakılmış durumda ve bu sistemin getirdiği taktiksel derinlik, Wilds’ın açık dünya yapısıyla doğrudan bağlantılı.

Genel olarak Monster Hunter Wilds, serinin temel formülüne sadık kalırken birçok önemli yenilik sunuyor. Savaş sistemi, akıcılığı artıran mekaniklerle daha dinamik hale getirilmiş ve silah kullanımında daha fazla esneklik sağlanmış. Anlatı açısından, serinin önceki oyunlarına kıyasla daha güçlü bir hikâye vurgusu var, ancak bu yönüyle bazı eksiklikler barındırıyor. Açık dünya unsurları, keşif ve av mekaniklerini daha özgür hale getirerek oyunun uzun vadede sunduğu çeşitliliği artırıyor. Monster Hunter Wilds, küçük kusurlarına rağmen, seriye yapılan bir başka başarılı ekleme olmayı başarıyor ve uzun süre boyunca oynanabilirliğini koruyacak gibi görünüyor.

Yasak Topraklar, beş farklı biyoma bölünmüştür. Ancak, serinin önceki oyunlarının aksine, bir biyomdan diğerine kesintisiz bir şekilde yürüyerek geçmek mümkündür. Hızlı seyahat seçeneği varken bunu sık sık yapmayabilirsiniz, ancak bu değişiklik oyunun genel akışını önemli ölçüde etkiliyor. Daha önce, demirciyi bulmak, yemek pişirmek, eşyalarınızı yenilemek ve arkadaşlarınıza katılmak için tamamen ayrı bir merkez alanı bulunurdu. Ancak artık her biyomda, aynı işlevi gören bir ana kamp yer alıyor.

Bu ana kampların açık dünyada doğrudan var olması, oyuncuların herhangi bir yükleme ekranı olmadan avlanmaya çıkabilmesini sağlıyor. Hazırlık süreci, oyunun diğer bölümlerinden kopuk hissettirmiyor. Örneğin, av sırasında ekstra bir yemek pişirmeniz ve yemeniz gerekiyorsa, istediğiniz an portatif bir barbekü çıkarabilirsiniz. Aynı şekilde, bir avı tamamladıktan sonra da benzer bir akıcılık söz konusu. Çoğu hikâye görevi oyuncuyu kampa geri yönlendirirken, bazıları doğrudan devam edebilir; böylece malzeme toplamaya devam edebilir veya başka bir canavarın izini sürebilirsiniz.

Bu değişiklik küçük gibi görünse de, oyundaki gereksiz bekleme sürelerini ortadan kaldırarak akışı daha pürüzsüz hale getiriyor. Önceki oyunlardaki yükleme ekranları ve zorunlu hazırlık aşamaları nedeniyle oluşan kesintiler artık minimum düzeye inmiş durumda. Bu da Monster Hunter Wilds’ın açık dünya deneyimini daha organik ve kesintisiz hale getiriyor.

Biyomlar oldukça çeşitli bir yapıya sahiptir. Windward Plains, uçsuz bucaksız çayırları ve rüzgârda dalgalanan otlarıyla dikkat çekerken, Petrol Kuyusu Havzası, kayalık yapıları ve derin denizden ilham alan kasvetli atmosferiyle öne çıkar. Bazı biyomlar, vahşi yaşam açısından son derece zengindir ve hem küçük hem de büyük canavarların sürüler halinde dolaştığı alanlara ev sahipliği yapar. Ancak, diğer bölgeler daha tehlikelidir ve yalnızca en ölümcül yaratıkların hayatta kalabileceği, neredeyse düşmanca bir çevre sunar.

Örneğin, Iceshard Kayalıkları oldukça dikey bir yapıya sahiptir. Bölge, derin uçurumlar ve havada asılı duran, gerçeküstü platformlarla doludur. Bu da onu, açık ve geniş bir alana yayılan Scarlet Forest ile tam bir tezat oluşturacak şekilde konumlandırır. Oyuncular, bu farklı biyomlar arasında ilerlerken, her bölgenin kendine özgü tehlikeleri ve avantajları ile karşılaşır.

Ayrıca, Yasak Topraklar’da hava durumu değişimleri de oldukça önemli bir rol oynar. İklim, aniden sertleşebilir veya sakinleşebilir. Bu değişimlerin en belirgin olanı Nadas Dönemi’dir. Bu dönemde, vahşi doğa adeta ıssız bir hâl alır ve aç yırtıcılar yiyecek arayışıyla daha saldırgan hale gelir. Kaynakların kıt olduğu bu dönemde, canavarlar sık sık birbirleriyle savaşır.

Bu süreci Eğilim Dönemi takip eder. Bu dönem, biyoma bağlı olarak farklı etkiler gösterebilir. Örneğin, Windward Plains’de, gökyüzünü kasıp kavuran devasa bir kum fırtınası ortaya çıkar ve gök gürültüsü ile şimşekler her yeri aydınlatır. Scarlet Forest’ta ise yoğun yağışlar bölgeyi sular altında bırakır ve su canavarlarının avantaj kazanmasına neden olur.

Bu sert dönemlerin ardından gelen Bolluk Dönemi ise adeta bir bahar gibi işler. Hava yumuşar, doğa canlanır ve endemik bitki örtüsü daha fazla kaynak sunar. Bu dönemde canavarlar daha az saldırgan olur ve sürü oluşturma eğilimleri düşer. Böylece oyuncular, doğadan daha fazla faydalanabilir ve çevreyi keşfetmek için daha elverişli bir ortam bulabilir.

Dönen bir kum fırtınasının ortasında bir canavarla savaşmak, zaten zorlu olan av sürecine heyecan verici bir unsur daha ekler. Şimşek çarpma tehlikesi, mücadeleye ekstra bir risk ve görsel olarak etkileyici bir atmosfer kazandırır. Ancak, bu tür hava olayları oyunda yeterince sık gerçekleşmez ve hava durumu sisteminin sunduğu görsel çeşitlilik bazen yetersiz kalır.

Bolluk Dönemi, canlı renkler, parlak mavi gökyüzü ve zengin bitki örtüsüyle etkileyici bir atmosfer sunarken, Nadas Dönemi oldukça kasvetli bir görünüme sahiptir. Tabii ki, bu tasarım bilinçli olarak tercih edilmiştir; ancak diğer birçok oyun, kasvetli ortamları daha estetik hale getirmeyi başarmıştır. Nadas Dönemi’nin solgun ve doygunluğu düşük renk paleti, bölgenin fazla düz ve tekdüze görünmesine neden olur. Özellikle geceleri, gündüzle arasındaki farkın anlaşılması bile zorlaşır.

Bunun yanı sıra, oyunun ortam dokularında bazı teknik eksiklikler göze çarpar. Çamurlu ve düşük çözünürlüklü yüzeyler, görsel deneyimi olumsuz yönde etkileyebilir. Ancak, bu sorunlar genellikle çevre tasarımıyla sınırlıdır; çünkü karakter modelleri ve özellikle canavarlar hala son derece detaylı ve etkileyici görünüyor.

PC sürümünde yüksek çözünürlüklü bir doku paketi sunuluyor, ancak bu paketi kullanabilmek için 16 GB VRAM gerekliliği gibi ciddi donanım talepleri bulunuyor. Örneğin, benim sistemimde RTX 3090, Ryzen 7 7800X3D ve 32 GB RAM gibi güçlü donanımlarla bile, DLSS “performans” modu açıkken ve diğer ayarlar “yüksek” seviyeye getirilmişken bile sabit 60 FPS almak zaman zaman zorlaştı. Ara sıra kare hızında düşüşler yaşansa da genel olarak oynanabilir bir deneyim sunuyor. Ancak, bu performans sorunları nedeniyle daha yüksek FPS değerleri hedeflemek oldukça zor.

Bu teknik sorunlar zaman zaman can sıkıcı olsa da, oyunun sunduğu eğlenceyi ciddi anlamda engellemedi. Monster Hunter Wilds, serinin en büyük gücü olan canavar avlama deneyimini hâlâ zirvede tutmayı başarıyor. İster serinin eski düşmanlarıyla, ister tamamen yeni ve heyecan verici canavarlarla karşı karşıya olun, savaşın temposu ve mücadele hissi her zaman üst seviyede.

Örneğin, Quematrice adlı devasa wyvern'ı ele alalım. İlk bakışta kısa kolları nedeniyle Tyrannosaurus Rex’i andırsa da, başındaki tarak benzeri yapı, ona mitolojik kakadu papağanını anımsatan eşsiz bir görünüm kazandırıyor. Ancak asıl tehdit, görünüşü değil, savaş taktikleri. Quematrice, dev bir öfkeli tavuk gibi gagalayarak düşmanlarına saldırmakla kalmaz, aynı zamanda kuyruğunun her hareketiyle etrafa yanıcı toz yayar ve savaş alanını alevler içinde bırakır.

Bir diğer çarpıcı düşman ise Rompopolo. Bu korkunç yaratık, soğan benzeri şişkin çuvallarla kaplı bir vücuda sahip ve bu çuvalların her biri zehirli gazla dolu. Sivrisinekten ilham alınarak tasarlanan Rompopolo’nun kuyruğunda bir iğne bulunur ve bu iğneyi kullanarak Petrol Kuyusu Havzası’nın yanıcı siltlerine zehir enjekte eder. Belli bir noktadan sonra, bu zehir büyük patlamalara yol açarak tüm çevreyi tehlikeli bir savaş alanına dönüştürür. Çuvallarını patlatmak avcılara geçici bir avantaj sağlasa da, bu yaratığın saldırgan doğası ve patlama mekaniği, onu son derece zorlu bir düşman haline getirir.

Karşılaşılabilecek diğer canavarlardan fazla bahsederek sürprizleri bozmak istemem, ancak Capcom’un yaratıcı canavar tasarımı konusundaki ustalığı yine kendini gösteriyor. Monster Hunter serisi, her zaman bu konuda en iyilerden biri olmuştur ve Wilds da bu geleneği devam ettiriyor.

Capcom, Monster Hunter serisinde her zaman sürükleyici ve dinamik savaşlar sunmayı başarmıştır. Monster Hunter Wilds, bu geleneği bozmadan, serinin en büyük gücünü koruyarak oyuncuları eşsiz bir av deneyimine davet ediyor. İster tek başınıza ister arkadaşlarınızla oynayın, oyunun sunduğu mücadele hissi ve aksiyon dolu anlar, çoğu oyunda rastlanması zor bir heyecan yaratıyor.

Capcom, durağan ve tahmin edilebilir boss savaşları yerine, her seferinde yeni stratejiler geliştirmeye zorlayan, dinamik ve zirveye ulaşan dövüşler sunmanın değerini anlıyor. Bu, Monster Hunter Wilds’ın en büyük artılarından biri olarak öne çıkıyor. Oyunun bazı teknik sorunları mevcut; performans dalgalanmaları, ortalama seviyedeki ortam tasarımları ve gereksiz hissedilen hikâye gibi eksiklikleri var. Ancak iş, korkutucu bir canavarla yüz yüze gelmeye ve hayatta kalmak için tüm yeteneklerinizi kullanmaya geldiğinde, bu eksiklikler göz ardı edilebilir hale geliyor.

Sonuç olarak, Monster Hunter Wilds, serinin formülüne devrim niteliğinde değişiklikler getirmese de, tutarlı iyileştirmeler yaparak oyunculara daha akıcı, daha bütünleşmiş ve kesintisiz bir avlanma deneyimi sunuyor. Eğer seriyi seviyorsanız veya adrenalin dolu, derinlemesine bir savaş deneyimi arıyorsanız, Wilds, kesinlikle göz atmanız gereken bir yapım.